Bu hafta yakından inceleyeceğimiz fon, erken aşama teknoloji girişimlerine yatırım yapan ”Deep-Tech” fonu Diffusion Capital Partners (DCP)!
Fon Stratejisi Hakkında:
Yatırım Odak Coğrafyası: Ağırlıklı olarak Türkiye
Odak Sektörler: Derin teknoloji odaklı tüm sektörler
Fon Büyüklüğü ($): 30M EUR ile ilk kapanışı gerçekleştirdik ve son kapanışa kadar artmasını öngörüyoruz
Yatırım Tutar Aralığı: 250K EUR – 3M EUR
Tercih Edilen Girişim Aşaması: Çekirdek, Seri A
Ürün Aşaması: MVP, hazır ürün
Gelir Durumu: Pilot ürün çıkmış, ciro yaratan
Bir girişimde aradığınız 5 ana özellik nedir?
DCP olarak ana yatırım alanımız olan derin teknoloji girişimlerinde şirketlerin faaliyet gösterdikleri alanlarda araştırma ve geliştirme yaparak sundukları ürün veya hizmette farklılaşma yaratmalarını önemsiyoruz ve bu nedenle ekipte teknik yetkinliğin başarı için kritik olduğunu düşünüyoruz.
Girişimlerde teknik ekibin yetkinliği kadar satış, pazarlama ve iş geliştirme alanlarında uzman bir ekibin varlığının da şirketin başarısı bizim için kıymetli bir diğer özellik.
Derin teknoloji işlerinde iş fikrinin AR-GE ile oluşturduğu farklılaşmanın en temel korunma yöntemi patent olduğundan şirketlerdeki patent ve benzeri fikri mülkiyet haklarının varlığı DCP için önem arz etmekte.
Tüm erken seviye yatırımcılar için kritik olan konulardan biri de işin ölçeklenebilir olması. Fonun yatırım süresi ve getiri beklentisi göz önüne alındığında ölçeklenebilirliğin belli bir seviye üzerinde olamayacak olması risk sermayesi yatırımının o işe faydalı olmaktan çok zarar verebileceği durumlar da oluşturduğu için yatırımı etkileyen önemli faktörlerden biri oluyor.
Bir girişimi DCP‘nin potansiyel yatırım hedefi olmaktan çıkartan şey(ler) ne?
Bir girişimin yatırım odağımızda olmasındaki önemli faktörler arasında sektörün/pazarın gelişim potansiyeli ve girişimcilerin yetkinlikleri ve bilgi birikimleri oluyor. Bu iki konudaki belirgin eksiklikler girişimleri radarımızdan çıkartabiliyor.
Derin teknoloji girişimlerinde pazarın yapısı ve büyüme potansiyeli girişimin geleceği açısından oldukça kritik oluyor. Büyüme hızı girişim sermayesi beklentilerinde olmayan pazarlarda yapılacak yatırımlar hem girişim için operasyonel zorluklar yaratabiliyor hem de yatırımcıların getiri beklentilerini karşılayamadığı için yatırım açısından elverişsiz olabiliyor.
Buna ek olarak girişimcinin uzun dönemli vizyona sahip olabilmesi için sektör ile ilgili derin bir bilgi birikiminin olmasını ve girişimciliğin doğasında olan hızlı değişimlere adapte olabilme yetisine sahip olmasını önemsiyoruz.
’En ideal” kurucu ortağı diğerlerinden ayıran nedir?
Net bir ideal tanımı yapmak oldukça zor olsa da kısıtlı kaynaklarla başarıya ulaşmaya çalışan kurucu ekiplerde bizim açımızdan kritik başarı unsurları; ekipte sahip olunan yetenek setlerinin birbirini tamamlıyor olması, ekip üyelerinin birbirlerini motive edebilmeleri, aynı vizyon doğrultusunda yol alma istekleri ve sürekli öğrenmeye ve değişime açık olmaları olarak listelenebilir.
Girişimciler bir VC ile anlaşma yapmadan önce neleri hesaba katmalı?
Fon toplama sürecine çıkılırken en öncelikli konu girişimin ihtiyaçlarının doğru olarak tanımlanması. VC’ler bilindiği gibi çok hızlı büyüme potansiyeli olan şirketlere yatırım yapmayı amaçlıyorlar. Bu sebeple girişimcilerin gerçekten bu büyümeyi sağlayabilecek planları ve bu plan için gereken kaynakları net olarak belirlemeleri oldukça önemli.
VC’lerden yatırım almak aynı zamanda girişimcilerin şirkete bir ortak da almaları anlamına geliyor. Bu sebeple yatırım sonrası yeni oluşan bu ortaklıkla beraber girişimciler yatırım almanın kendilerine ekleyeceği sorumlulukları ve beklentileri de göz önünde bulundurmalılar.. Diğer ortaklıklarda da olduğu gibi iyi uyum sağlayabildikleri kişiler ile bu yola çıkmaları ilerideki başarı ihtimalini ve katsayısını artıracaktır.
Ayrıca sahip oldukları bilgi birikimi ve tecrübeleri dikkate alındığında yatırımcıların farklı sektörlerdeki girişimlere sağlayabildikleri destek değişebildiğinden girişimcilerin finansal yatırım haricinde yatırımcılardan elde edebilecekleri imkan ve desteklere dikkat etmeleri de oldukça önem arz etmektedir.
Değerleme metodunuz ve tercih ettiğiniz sahiplik hisse oranı nedir?
Ürün pazar uyumunu sağlayamamış ve/veya gelir elde etmeye başlayamamış erken aşama girişimlerde finansal değerleme metotları ile projeksiyon yapmanın zorluklarını göz önünde bulundurarak girişimcilerin sahip oldukları bilgi birikimi, patent ve diğer fikri mülkiyet hakların varlığı ve değerlilikleri, büyüme planları ve bulundukları pazarların büyüklüğü/büyüme hızı gibi konuları dikkate alıyoruz. Bu sebeple erken aşama girişimlerde değerlemeye odaklanmak yerine girişimlerin bir sonraki hedeflenen yatırım turuna kadar şirketi büyütebilmesi ve operasyonlarına devam edebilmesi için ihtiyacı olan sermayeyi sağlamayı önemli olarak görüyoruz.
İleri aşamadaki şirketlerde ise geçmiş dönem finansalları, finansal metrikleri içeren büyüme planlarını inceleyerek ve gelecek nakit akışlarını öngörmeye çalışarak daha klasikleşmiş finansal değerleme yöntemlerinden de faydalanabiliyoruz.
Genellikle girişimlerde ilk yatırımımızda 20% civarında bir hissedarlıkla başlayıp, ilerleyen turlarda yaptığımız ek yatırımlarla sahip olduğumuz hisse oranımızı artırabiliyoruz.
Portföy şirketlerinizi nasıl destekliyorsunuz? Finansal yatırım dışında onlara sunduğunuz imkanlar neler?
Yatırım yaptığımız girişimlere sağladığımız iki ana katkının insan ve bilgi kaynağına ulaşım ve profesyonel yönetim konusunda desteğimiz olduğunu düşünüyoruz. Ekibimizin yıllardır yatırım ekosistemi içinde bulunması ve bugüne kadar yapılmış olan yatırımlardaki girişimciler ve diğer yatırımcılarla olan ilişkiler DCP’nin farklı ve geniş bilgi birikimi ve yeteneklere sahip bir ağın tam ortasında bulunmasını sağlıyor. Her yeni yatırımla genişleyen bu ağda girişimlerin başarılı olabilmeleri için elimizdeki tüm kaynaklarla gerekli tüm konularda destek sağlamayı hedefliyoruz. Bu kapsamda girişimlerimizin şirketleri yurtdışına taşımasından yabancı yatırımcılarla ilişki kurmalarına, finansal ve operasyonel ihtiyaçlarına yönelik insan kaynaklarına ulaşmasından sektördeki tecrübeli kişilerden destek ve mentorluk alınmasını içeren birçok alanda girişimlerimize destek sağlama imkanımız oldu. Buna ek olarak ek yatırım alınmasında kritik olduğunu düşündüğümüz şirketlerimizin finansal ve operasyonel olarak düzenli ve iyi organize olması konusunda girişimlerimize destek olup içeride gerekli sistemlerin kurulup sürdürülmesi konusunda da yoğun olarak destek veriyoruz.
Hangi portföy şirketleriniz en iyi performansları gösteriyor?
Laboratuvar ortamında elmas üretimi yapan firmamız Appsilon gerek yurtdışında satışlarını artırması sayesinde gerekse aldığı yeni yatırım ile hedeflerini büyüterek ilerlemeye devam ediyor. Yeni nesil otomatik öğrenme yapay zeka algoritmaları geliştiren şirketimiz Tazi hem Türkiye hem de Amerika’daki müşteri portföyünü genişletirken Amerika’da yeni yatırım turunu kapatıp Kuzey Amerika’daki büyümesini hızlandırıyor. Propolis başta olmak üzere arı ürünleri içeren geniş kapsamlı ürün portföyüne sahip şirketimiz SBS – BeeO da Türkiye’de her geçen gün hızla artan satışlarına ek olarak Amerika ve Avrupa’daki büyümesine de aldığı yeni yatırımlarla ara vermeden devam ediyor. Bir diğer girişimimiz Entekno ise geliştirdiği MicNo teknolojisini güneş kremleri başta olmak üzere çeşitli kullanım alanlarındaki dünyadaki satışlarını global bir kimya şirketi ile yaptığı ortaklık kapsamında hızla artırmakta.
Beklediğiniz gibi sonuçlanmayan yatırımlardan aldığınız en değerli ders nedir?
Burada portföy teorisi hesaplarında da kullanılan beklenen değer kavramı ile düşünürsek risk sermayesi olarak da adlandırılan erken aşama girişim sermayesi portföyleri başarı oranları düşük olabilen ama başarı olması durumunda oldukça yüksek başarı/getiri sağlayan şirketlerden oluşmakta. Bu sebeple portföy şirketlerinin istenen başarıya ulaşamaması da girişim sermayeleri için beklentiler dahilinde olmak durumunda. Burada aslında girişim sermayesi başarısızlık durumlarında alınan derslerin ve başarılı işlerdeki iyi iş yapış biçimlerinin biriktiği bir kuruma dönüşüyor.
Burada derin teknoloji şirketleri özelinde yaşanan önemli sorunlara örnek olarak pazara giriş süresinin göreceli olarak uzun olması nedeni ile yaşanan gecikmeler olabiliyor. Bu konuda şirketlerimizin hedeflerini ve başarı için kilometre taşlarını iyi planlayıp belirlemeleri bu plana sadık kalmaları için çaba sarf etmeleri için yardımcı oluyoruz.
Şu an VC olarak baktığınız en sıcak pazarlar hangileri ve en büyük heyecanı nerede buluyorsunuz?
Pandemi dünyadaki çalışma şekillerinden alışverişe tüm süreçlerin dijitalleşme sürecini daha da hızlandırdı ve bu da eskiden beri kritik olan siber güvenlik işlerini daha da önemli bir noktaya getirdi. Pandeminin farkındalığı artırdığı diğer alanlar olan sağlık sektörü ve biyoteknoloji alanlarının da önümüzdeki dönemlerde önemini artırmaya devam etmesini bekliyoruz.
Yeni fonumuzda da derin teknoloji alanında bu dikeyler ile birlikte bilişim ve iletişim teknolojileri, malzeme teknolojileri, inovatif endüstriyel ve tüketici ürünleri ile tarım ve çevre teknolojileri dikeylerinde faaliyet gösteren erken aşama şirketlere odaklanmayı planlıyoruz.
Sizce önümüzdeki dönemlerde Türkiye Girişim Ekosistemini şekillendirecek eğilimler neler?
Ekosistem geliştikçe kuruldukları andan itibaren uluslararasılaşmayı hedefleyen ve stratejisini bu doğrultuda şekillendiren girişim ve girişimcilerin sayısının ve dolayısı ile yabancı yatırımcı ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. Pandemi etkisiyle mekan bağımsız iş yapabilme kabiliyetlerinin artması ile birlikte bu trendin kalıcı olacağını düşünüyoruz.