Girişimlerin dijital sahnesinde bu hafta şehirdeki en güzel yemekleri yapan restoranların satış kanallarını dijitalleştirerek bu restoranları, yemekleri teslim ederek para kazanmak isteyen kuryeleri ve zamanını bekleyerek harcamak istemeyen müşterileri bir araya getiren Manjo var!
Girişimin Genel Bilgileri:
Kurucu Ortaklar: Erke Canbazoğlu, Eren Deniz Sanlıer
Girişimin Aşaması: Fatura ve satış
İş Modeli: B2C
Sektör Bilgisi: Yeme-içme, Lojistik
Konum: İstanbul, Türkiye
Hizmet Sunduğu Bölge: Caddebostan ve Moda
Manjo’nun hikayesi nedir?
Manjo, kendi günlük hayatlarımızda yemek siparişi verirken yaşadığımız problemleri çözmek amacıyla ortaya çıkan bir fikirdi. Pandemi ile birlikte sektördeki düşüşler neticesinde işletmeciler çok zorlanmaya başlayınca aksiyon almalı ve her iki tarafa fayda sağlayacak çözümler üretmeliyiz dedik. Şu an hem kullanıcılara benzersiz değer önerileri sunacak bir mobil sipariş platformu hem de restoranların çeşitli ihtiyaçlarını giderecek çözümler geliştiriyoruz.
Rekabet söz konusu olduğunda Manjo’yu nasıl farklılaştırıyorsunuz?
Rekabet ederken önemli olan noktanın güçlü kaslarımızı tespit etmek ve o alanlarda rekabet etmek olduğunu düşünüyoruz. Biz, yeme-içme sektöründe inovasyon çalışmalarına başlamadan önce belirlediğimiz niş bölgelerde persona çalışmaları yaparak acı noktaları belirledik ve geliştirdiğimiz her özelliği bu çerçevede geliştiriyoruz. Peter Thiel “Rekabet etmek kaybedenlerin işidir.” der ama biz kuvvetli olduğumuz noktalarda rekabet etmenin bizi başarıya götüreceğine inanıyoruz.
Manjo ekibine göre, başarılı bir şekilde ürünü pazara indirmenin yolları nelerdir?
Çok az sayıda da olsa, sunduğunuz çözüm için en istekli insan tipine yani personaya ulaşmak gerekiyor. O grup, ürünü veya servisi benimsedikten sonra sağlıklı bir büyümenin önü açılıyor. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli şeyin müşteriyi tanımak ve onlara doğru pazarlama çalışmalarıyla ulaşmak olduğunu düşünüyoruz.
Hangi bölgelerde Manjo’yu kullanabiliyoruz? Gelecekte açılmayı öngördüğünüz pazarlar nereler?
Şimdilik sadece Caddebostan ve Moda bölgelerinde faaliyete başladık. Bu bölgelerde pilot çalışmaya başlamamızın sebebi daha genç, dinamik, yeniliklere açık ve teknoloji odaklı kesimin bu bölgelerde bulunuyor olması. Daha niş kitlelere ulaşmak ve onların ihtiyaçlarına iyi odaklanabilmek adına bölge bölge genişlemeyi düşünüyoruz. İstanbul’da yeterli doygunluğa ulaştıktan sonra Türkiye’nin diğer illerine ve daha sonra yurtdışına açılmak gibi hedeflerimiz var.
Kullanıcı kazanımını nasıl yapıyorsunuz?
Kullanıcılara sosyal medya ağları üzerinden yaptığımız dijital pazarlama çalışmaları ile ulaşıyoruz. Hedeflediğimiz kişilerin demografik ve psikografik özelliklerine göre sınırlandırılmış ve bölgesel reklam kampanyaları oluşturuyoruz. Bunların haricinde “ilk siparişe özel indirim” gibi kampanya ve promosyonlar da yapıyoruz. Restoranlara ve kafelere sıcak satış uygulayarak ulaşıyoruz. Sıcak satış sayesinde işletmecilerle daha iyi bir diyalog kurma ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlama fırsatı buluyoruz.
Gelir kanallarınızı nasıl geliştiriyorsunuz?
Ana gelir modelimiz restoranlardan sipariş başına alacağımız komisyonlardan oluşuyor. Bunu, kurye hizmeti ücreti veya aylık üyelik modeli ile verdiğimiz ek hizmetler ile çeşitlendirmeyi ve artırmayı hedefliyoruz.
Ekibiniz şu an kaç kurucu ortak ve çalışandan oluşuyor? Bugün ve gelecekte hangi alanlarda, hangi yetenekleri, hangi yöntemle ekibe katmayı düşünüyorsunuz?
Ekibimiz kurulduğumuzdan beri sadece iki kurucu ortaktan oluşuyor. Hem teknik konularda gerekli yeterliliğe sahip olduğumuz için hem de yer aldığımız kuluçka merkezi KWORKS’ün iş geliştirmeden yatırım süreçlerine kadar her konuda verdiği destekler sayesinde şu ana kadar pek zorlanmadan ilerledik. Önümüzdeki süreçte ekibimize satış ve pazarlama çalışmalarımızı yönetecek, yeme-içme sektöründe deneyimli kişileri kazandırmak istiyoruz.
Bir girişim yatırım almadan önce neleri hesaba katmalı?
Bir girişim yatırım almadan önce sunduğu değer önerilerini ve bu değer önerileri ile çözdüğü problemleri iyi bilmeli. Bunun araştırmasını ve validasyonunu iyi yapmış olmalı ve elinde ihtiyaca yönelik kanıtlar bulunmalı. İçinde bulunduğu sektörü, pazarı ve rakiplerini iyi tanımalı. Bununla birlikte rekabet avantajlarını iyi belirlemeli ve onları ön plana çıkarması gerektiğini düşünüyoruz.
Bulunduğunuz sektörün gelişimini ve büyümesini nasıl öngörüyorsunuz?
Yiyecek-içecek sektörü en büyük sektörlerden biri. Globalde 2.9 trilyon, Türkiye’de 13 milyar dolarlık bir yeme-içme endüstrisi mevcut. Pazarın geçmiş yıllardaki performans grafiğine baktığımızda her sene iyi bir büyüme oranıyla birlikte dijital-online yemek siparişi endüstrisinin de bir hayli büyüdüğünü görebiliriz. Diğer sektörlerde ve alanlarda kullanılan çözümler ve teknolojiler biraz geriden gelerek bu sektörde yer alıyor. Online yemek siparişi firmalarının son yıllardaki büyüme oranlarına baktığımızda hızla büyüyen bir pazar olduğunu gözlemleyebiliriz. Önümüzdeki yıllarda da sektörde yenilikler yapılmasıyla pazarın daha da büyüyeceğini ve gelişeceğini düşünüyoruz.
Girişimciliğe başladığınız ilk gündeki kendinize bir tavsiye verecek olsanız bu ne olurdu?
İlk gündeki kendimize vereceğimiz tavsiye muhtemelen ürünümüzü geliştirme sürecini biraz daha yayarak yapmamız ve ürünümüzü kullanıcı geri bildirimlerine göre düzenlememiz olabilirdi. Böylelikle daha az özellik ile pazara daha erken girebilirdik ve kullanıcılardan aldığımız geri bildirimlere göre ürünümüzün özelliklerinde değişiklikler veya eklemeler yapabilirdik.
Girişimleri Keşfetme İmkanı: Startup Borsa
Türkiye girişim ekosisteminin büyümesine katkı sağlayan erken aşama teknoloji girişimlerini Startup Borsa’da keşfedebilirsiniz. Geleceğin unicornlarını bugünden radarınıza almak için aramıza katılın!